Yabancı Dil’den Tercih Yapacaklara Öneriler

Eğitim
Students

Merhaba.

Bu yazımda LYS sınavına Yabancı Dil, yani LYS-5 üzerinden giriş yapmış öğrencilerin tercihlerine yönelik öneriler sunacağım. Öncelikle önerilerin subjektif ve hiçbir zaman amacınızdan saptırma gayesi taşımaması gerektiğini belirtmek isterim. Gerektiğini belirtmek isterim çünkü, amacınızın ne olduğunu ve bu yazının nasıl etkileyeceğini bilemiyorum. Amacım sadece Yabancı Dil öğrencilerine, olabildiğince yol göstermek ve geçmiş nesildeki öğrencilerin yaptığı birçok hatanın tekrar edilmemesini sağlamak.

Yabancı Dil sınavı, tek oturumdan oluşan bir sınav ve sınav ertesinde alacağınız puana ve puan türüne göre tercihlerinizi gerçekleştireceksiniz. Tercihlerinizi gerçekleştirirken gerek rehber öğretmenlerinizden, gerek çevrenizden birçok öneri, talep, amacınızı etkileyecek direktifler alacaksınız. Hatta, tutkunuz olan dilden bunca sene eleştirildiğinizi de göz önüne alırsak çok yoğun ve moralinizi sağlam tutmanız gereken bir tercih süreci sizi bekliyor olacak. Çoğu lisede açılmaya gereksinim bile duyulmayan bölümün çoğu öğrencisi genellikle bu lise sıralarından çıkarken; bazıları da düz ya da meslek liseleri sıralarından çıkıp, LYS-5‘e girerek öğrencilik kariyerlerine Yabancı Dil Bölümleri üzerinden devam etme kararı alıyorlar. Bu kararın etkisi bazen olumlu, bazen olumsuz yönde taraflara dönüş sağlıyor ve olumsuz tarafın ağır bastığı su götürmez bir gerçek. Eğer düz lise ya da meslek lisesinde dile sevdalı bir öğrencilik yaşamı geçirdiyseniz; elbette sağlıklı, başarılı bir sınav geçiriyorsunuz ancak lise döneminde yabancı dile ilgisi olmayan ve son bir yılda bir şeyler yapmaya çalışan bireylerdenseniz, işiniz çok zor oluyor. Sınavı öyle ya da böyle geçtiğinizi farz ederek tercih döneminize geçiyorsunuz ve asıl süreç aslında burada başlıyor. Burada, aldığınız puan minvalinde değil de; bir yabancı dil sevdalısı olduğunuzu farz ederek, size birkaç tavsiye vermeye gayret edeceğim.

Öncelikle, bu çok kalıplaşmış bir cümle olsa da; ben istediğinizi yapmanız taraftarıyım her zaman. İnsanın istemediği, sevmediği bir bölümü okuması epey zordur ve bu Yabancı Dil’e yönelikse çok daha zordur. Sevmediğiniz bir dilin derinine inemez, onu kabullenemezsiniz. Bu, sevmediğiniz bir bölüme gittiğinizde de böyle olacak. Edebiyat sevmiyor iseniz, İngiliz Edebiyatı türevlerinde bölümlerden kaçının zira edebiyata boğulacaksınız. Lise döneminde yabancı dil okuyup, İngiliz Edebiyatı okuyan birçok öğrencinin hayali bugünlerde formasyon alıp öğretmen olmak. Ancak, günümüz şartlarında kabul edersiniz ki gerek kadro, gerek atanma sorunları yüzünden bu durum çok zorlaşıyor. Zorlaşmaktan da öte, imkân dışı hale bile gelebiliyor. Bu sebepten, bu hayalleri bir kenara bırakıp, öğretmen olma hayalinde iseniz, öğretmenlik okuyunuz. Bir dilin edebiyatını okumak, sadece o dili değil o dili konuşan bütün milletlerin, her detayını incelemektir. Bu, eğer sevmiyorsanız; sizi sıkar, boğar ve bir süre sonra okuduğunuz dilden de öğrendiğiniz şeylerden de nefret eder hale gelirsiniz. Rehber öğretmenlerinizin özellikle bu telkinlerine dikkat edin, formasyon için Edebiyat okumak, ciddi bir yüktür.

Kafanızda bir bölüm var ise, bunu iyice araştırmaya bakın. Özellikle işin edebiyat tarafında bu durum çok önem arz ediyor. Yapacağınız Üniversite tercihinin ardında hangi profesörlerin barındığını, bu profesörlerin donanımını iyi ölçün. Dersinize girecek insanlarla görüşmeye çalışın, öğrencilerle iletişime geçin. Bölümü, puanı ile ya da ismi ile hiçbir zaman yazmamanızı tavsiye ediyorum. Öncelikle dersinize girecek insanların donanımını, ardından bölümün sağladığı olanakları asla göz ardı etmemeniz gerekiyor. Bu durumları üniversitenin ana sayfasından değil, bire bir görüşmelerle ya da üçüncü kişi görüşleri ile pekiştirin. Zira, her üniversitenin ana sayfası güzeldir. Özellikle kafa yapısı sizin yapınıza uygun öğrencilerle iletişime geçebilir ve tarafsız bilgiler alabilirsiniz. Bu tür meseleler, tercih yapmadan önce muhakkak yapmanız gerekenler içerisindedir. Aksi halde kendinizi hiç istemediğiniz bir yerde bulabilirsiniz.

Donanımlı bir şehirde okuyun.  Yabancı Dil öğrencisi sadece dil öğrenme yetisi ile değil aynı zamanda fikri, zihni, konuşması, kültürü ile ön plana çıkmalıdır. Sosyal olmalıdır. ve Bu olanakların sağlanabilmesi için güzel bir şehirde okunması gerekir. Konuşacak, kültür alışverişi yapacak insan bulamadığınız yahut bulamayacağınız şehirleri tercih etmeyin. Tercihinizde kısmen kültür düzeyi yüksek, konseri, müzesi, etkinliği, kitapçısı bol; turist ziyareti alabilecek -bu durum çok fazla önem teşkil etmez aslında- şehirler olsun. Donanımlı bir Yabancı Dil mezunu olmak istiyorsanız, bu durumun şart olduğunu belirtmek gerekir diye düşünüyorum. Issız bir şehirde, ıssız bir üniversitede “okumak” deyimini gerçekleştirebilirsiniz sadece. “Sosyal” ve kültürel açıdan “Donanımlı olmak” deyimini, değil.

Diğer dillere ilgi duymuyor iseniz tercih listenize almayın. Almanca, Fransızca bölümler, Yabancı Dil sınavına İngilizce giren bireyleri de alabiliyor bölüme puanı uygunsa. Eğer sizin Almanca, Fransızca ya da İtalyanca gibi dillere ilginiz yoksa, öğrenmeye niyetiniz yoksa; amacınız değilse, hiç olmadıysa; tercih etmekten kaçının. Türkiye’de İngilizce’nin dahi lise döneminde tam olarak öğretilemediğini düşünürsek; bir dili -ingilizceden bahsediyorum- yarım öğrenip diğer dile geçmek ve istemediğiniz bir şey olmasına rağmen bunu yapmak, akıllıca bir durum değildir. İdealiniz bu dilleri okumak değilse elinizden geldiğince girdiğiniz sınavın diline dair tercihlerde bulunun. Aksi halde bölüme girdiğinizde idealist kişiliklerle, yani bu bölüme bilerek ve isteyerek gelmiş, ayrıca dil hakkında bilgisi olan insanlarla; karşılaşabilir ve hevesinizi kırabilirsiniz. Ayrıca, “diğer” diye tabir edebileceğimiz dillerin meslek grupları da öyle ahım şahım değildir.

Bir yıl daha beklemeniz gerekiyor ise, bekleyin. Dilediğiniz olmadı ise, istediğiniz puanı alamadı iseniz ya da kafanıza göre bir tercih listesi yapamıyorsanız, bir yıl daha beklemenizde herhangi bir problem yoksa; bekleyin. Bunu yaparken, iyi düşünün. Çoğu iki yıllık öğrenci, önceki sene aldığı puanın 10-15 puan aşağısını ya da yukarısını alır; zira bu duruma bir hevesle başlayıp aynı şeyleri yaşadığını gördüğü vakit çalışmaktan tekrar tekrar soğur ve ikinci yıl olabildiğince bunaltır insanı. Eğer, idealiniz peşinde koşmayıp bu işten soğuyacağınızı, yapamayacağınızı; tabiri caiz ise sallayacağınızı düşünüyor iseniz, ilk yıldan tercihinizi yapın ve gidin. Aksi halde bir yıl daha, yaşamınızda kayıp olarak tarihinize geçer ve bu durum için ilerleyen senelerde sıkıntı, belki de üzüntü duyabilirsiniz. Ancak, ben bir yıl daha çalışırsam kesinlikle bu puanın ötesinde bir puan alıp, idealim olan yerleri tercih listeme kesinlikle yazarım; sıkı çalışırım ve soğumam, diyorsanız; bir yıl daha kalmanızda herhangi bir beis yoktur. Kalır, dilediğiniz bölümü yazar ve geç de olsa ideallerinize ulaşırsınız. Böylece hayatınızdaki bir yıl, ideallerinize ulaşmak yolunda ufak bir gecikme olur sadece.

Sanıyorum söyleyeceklerim, şimdilik bu kadar. Yabancı Dil Bölümü öğrencisi olmak ve bunun hakkını verip kültürler arası etkileşimi iyi bir biçimde sağlamak meşakkatli ve zor bir yoldur.

Şimdiden, kolay gelsin.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.