Platon ve Nesnelerin Gerçekliği Üzerine

Felsefe

Çevremizdeki dünya, gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz, tadıp kokladığımız değişken dünya, gerçek dünya değildir. Gerçek dünya zamansız ve değişimsizdir, ancak akıl ile algılanabilir. İnsanı şaşkınlıktan serseme çeviren bu iddia felsefenin devlerinden biri olan yunan düşünür Platon (MÖ 427 – 347) tarafından ortaya atılmıştır. Platon’un bilinen adıyla ”Biçimler Kuramı,” önerildiği zamandan beri çok şiddetli tartışmalara konu ve çok büyük şaşkınlıklara neden olmuştur. M.Ö. 600’den M.S. 500’e Antik Felsefe Tarihi adı eserde Brian Duignan şöyle yazar; ”Biçimler Kuramı nedeniyle Platon hem ünlüdür hem de adı kötüye çıkmıştır. Bu kuramın ne olduğunu ve varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği aşırı uyuşmazlık konusudur.” Doğruyu söylemek gerekirse, açıklaması ya da kavraması kolay bir kuram değildir. Ne iyi ki, en ünlü diyaloğu Devlet’te Platon, bize bir simgesel benzetme sunar. Mağara benzetmesi, kuramın karmaşık ve soyut yönlerini anlamamızı kolaylaştırır.

Gölgeler Dünyası

Yer altının derinliklerinde bir mağara düşünün. İçeride, sıkıca zincire vurulmuş tutsaklar var, bu nedenle karşılarındaki duvardan başka bir şey görmüyorlar. Onların arkasında, onlar durumu hiç anlamadan, onları tutsak kılan kişiler duvarda gölge oyunları oynatmak için ateş ışığı ve kuklaları kullanıyorlar. Tutsaklar bütün ömürlerini gölgelere bakarak ve gölgelerden geldiğini sandıkları sesleri dinleyerek geçirmişlerdir. Gölgeler dünyasını gerçek sanırlar, bunun ötesinde hiçbir şey algılayamazlar. Şimdi, tutsaklardan birinin zincirlerinin çözüldüğünü ve ateşe doğru döndürüldüğünü hayal edin. Önce gözleri kamaşır ve ne olduğunu anlayamaz. Ama sonra yavaş yavaş anlar ki, bir zamanlar gerçek sandığı gölgeler ateşin, kuklaların ve kuklacıların marifetidir. Bir süre sonra mağaradan güneşe çıkarılır. Yine gözleri kamaşır önce. Sonra bilincine varır ki bu dünya, onun bir zamanlar içinde olduğu gölgeli dünyadan daha gerçek ve daha güzeldir. En sonunda güneşe de bakar, her şeyin kaynağı ve her şeyi sürdürenin güneş olduğunu anlarlar.

Biçimler Dünyası

Platon’un simgesel benzetmesinde tutsakların perişan hali insanlığın koşullarını simgeler. Biz de onlar gibi bir yanılsamalar dünyasında tuzağa düşmüşüzdür. Biz yanılsamaya duyular dünyasında düşeriz. Bunu gerçek dünya olarak alırız, onun ötesinde daha gerçek bir dünya olduğunun bilincine varmadan; duyuların göremediği, yalnızca aklın girebildiği bir dünya; yetkin, değişmez bir dünya. Biçimler dünyası.
Fakat nedir bu Biçimler Dünyası tam anlamıyla? Bu kurnazca bir sorudur. Basit ya da kesin bir yanıtı yoktur. Ama buna biraz ışık tutmak için özel bir örnekle başlayabiliriz. Duyular dünyası bizim için birçok daire örneği sağlar: Dolunayın ana çizgileri; gözdeki iris; bir gölde yayılan dalgacıklar vb. Fakat bunlardan hiçbiri tam anlamıyla dairesel değildir. Dikkatli bir inceleme küçük çıkıntılar, şişkinlikler ve kusursuzluğunu bozan durumları; kesin daire formundan küçük sapmaları ortaya koyacaktır. Bir daire çizmeye çalışabilirsiniz. Ama onu ne kadar dikkatli yapsanız da tam doğrusuna ulaşamazsınız. Hiçbir zaman kusursuz olmayacaktır. Ama yine de en iyi daire vardır; ksuursuz, zamanda sonsuz ve değişmeyen bir Daire; yalnızca akıl tarafından algılanan bir Daire. Bu Dairenin Biçimi’dir.

Güzellik, Gerçek Ve Masalar

Güzelliğin de bir Biçimi vardır. Duyular dünyasında bütün güzel nesnelere ek olarak, bir de Güzelliğin Biçimi vardır. Nasıl Dairenin Biçimi tam dairesel ise, Güzelliğin Biçimi de tam güzeldir. Belki de şaşırtıcı olabilir, Masanın da bir Biçimi var. Duyular dünyası değişik şekil ve ölçülerde, çeşitli malzemelerden yapılmış çok sayıda masa içerir. Bu masalardan hiçbiri sonsuza dek kalmazlar. Onların hepsi önce var olur sonra yok olurlar. Ancak Masanın Biçimi zaman içinde sonsuzdur. Gerçekte her nesne ve netiliğin bir Biçimi vardır. Daireler, kareler, üçgenler, küpler ve on iki kenarlıların Biçimleri vardır. Masalar, sandalyeler ve evler. Köpekler, kediler ve insanlar. Aynı şey güzellik, adalet, iyilik ve gerçek için de geçerlidir. Fakat çamur, kir ve kıl gibi saygın olmayan nesnelerin Biçimi olduğunu konusunda Platon’un kuşkuları vardır.

Niçin Biçimler?

Bütün bunlar oldukça büyüleyicidir. Fakat bu durum açıkça elli bir souruu öne çıkarır: Platon’un Biçimlerin var olduğunun kabul edilmesini isteminin nedenleri neydi? Hangi tartışmaları üretti? Platon gerçekten, Biçimlere inanılması için, sezgiye dayalı nedenler kadar doğrudan kanıtlar sunmadı. Belli felsefi sorunları çözmek için onların var olduğunu varsaydı; bu sorunların bazıları aşağıdadır.

Bilginin Nesneleri

Dünya çok sayıda güzel şey içerir: güzel çiçekler, güzel insanlar, güzel vazolar, güzel gün batımları, güzel müzik vb. Bütün bu farklı şeylerin ortak yanı güzelliğin niteliğidir. Güzel olan çok şey vardır, ancak yalnız bir evrensel güzel kavramı vardır. Platon buna Güzelliğin Biçimi ya da ”Güzellik” dedi. Platon güzelliğin yalnızca bir kavram değil gerçekten var olan bir şey olduğunu düşündü; gerçek bir şey. O gerçek olmalı, diye savundu görüşünü, yoksa bir düşünce nenesi olamazdı. Gerçek olmasaydı, onu aklımızda kavramayazdık. PLaton2un anlatışına göre, tek tek her güzel nesne, Güzelliğe katıldığı ya da ona benzediği için güzeldir. Ancak bu katılımın ya da benzemenin özü hiç dile getirilmemiştir.

Karşıt Savlar

Biz çoğu zaman deneyim dünyasındaki öğelere nitelikler yükleriz. Beli bir kadın güzeldir deriz; iki kereste eşittir; belki bir yasa adildir; bu böyle sürer. Fakat dedi Platon, her zaman bir bakış açısı vardır ki, oradan bakınca bunların tersi doğrudur. O kadın öteki kadınlara kıyasla güzel olabilir, ama Afrodit’e göre güzel olmaz. Keresteler boyca eşit olabilir, ama ence değildir. O yasa pek çok bakış açısından adil görülebilir, ama öbür açılardan öyle görünmez. Deneyimler dünyasında hiçbir şey için kesinlikle güzel, kesinlikle eşit, kesinlikle adil diyemeyiz. Yine de gerçekten kavrarız o şeyler gibi olmanın ne anlama geldiğini. Bu bilgi nereden gelir? Platon, Biçimlerle tanışık olmaktan der.

Biçimler konusunda özden gelen bilgimiz olduğu için gerçek güzelliği, gerçek eşitliği ve gerçek adaleti anlarız. Güzelliğin kesidiyle, Eşitliğin kendisiyle ve Adaletin kendisiyle tanışık olduğumuz için bu nitelikleri gündelik deneyimlerimizde tanırız.

Şunu belirtmekte yarar var: Biçimler kuramı Platon felsefeinin merkezi olduğu halde, Platon hiçbir zaman bunun bir dizgesel açıklamasını vermemiştir. Bunun yerine, onun çalışmalarında bu konuya göndermeler ve yer yer bu konunun tartışmaları vardır. Onun için Biçimler kuramı sürekli üzerinde çalışılan bir konu gibidir; iyi ama sonlandırılmamış düşünce. Aslında Platon bazen kendi kuramına karşı çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi, belki de en çok zarar vereni üçüncü erkek savı olaran tanınmıştır. Bunun başlangıö noktası, Platon’un Biçimler için örnekler önerisidir: Güzelliğin Biçimi güzeldir, Adaletin Biçimi adildir vb.

Bu durumda, yalnıca erkek birey erkek değildir, İnsanın Biçimi de erkektir. Ama önce öğrendiğimiz gibi, ”birçok şeyin her grubu için bir Biçim vardır ve onlara aynı adı veririz.” Şimdi, erkek insan bireylerine ”erkek” adını verdiğimize ve aynı adı İnsan Biçimine verdiğimize göre, başka bir Biçim daha olmalı -diyelim Erkek 2- ve ikisi de aynı Biçimde yer almalıdırlar. Ama işler orada bitmez. Erkek 2 de bir insandır, böylece öteki insanlarla ortak yanları olr. Bu erkek 3’e ve sonsuza dek sürer.
Platon üçüncü erkek tartışmasını Biçimler Kuramı için öldürücü mü buldu yoksa böyle sonucu önlemek için kuramında bir değişiklik yapmayı mı düşündü? Bu konudaki tartışmalar hâlâ daha sürmektedir.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.