Pisagor ve Sayılar Evreni
FelsefeDünya neden yapılmıştır? Çağdaş okurlar, kendi bilimsel bilgi düzeylerine dayanarak, dünya atomlardan yapılmıştır yanıtını verebilirler; ya da protonlardan, nötronlardan ve elektronlardan, ya da kuarklardan, fotonlardan ve benzerlerinden. İlk çağ felsefecilerinden çoğu bu soruyu kendilerine sordular. Miletli Thales (MÖ 624-546) maddeyi dikkatle düşündü ve her şeyin su olduğuna karar verdi. Anaksimenes temel maddeyi hava olarak belirledi. Demokritos her şeyin görünmez ve yok olmaz atomlardan oluştuğunu söyledi. Ama belki kulağa en acayip gelecek kuram Pisagor’dan geldi; o herşeyin sayı olduğunu söyledi.
Bu acayip bir savdır. Ne de olsa, sayılar hayali şeylerdir. Fiziksel varlıkları yoktur. Durum böyle iken, nasıl olur da dünya sayılardan oluşur? Sayılar her şeyi nasıl oluşturur? Bunlar yanıtlanması kolay sorular değildir. Pisagor ardında yazılı metinler bırakmadı ve öğrencileri de onun düşünce ve inançlarını korumak için gizlilik yemini etmişlerdi. Bu nedenle onun öğretilerine ilişkin bilgileri ancak ikinci el kaynaklardan ve ayrıntılarını da Aroisto gibi daha sonraki düşünürlerden öğreniyoruz.
Bu durum, Pisagor her şey sayıdır derken neyi kastettiği konusunda büyük bir soru işareti bırakıyor. Yine de iki olası yanıt olduğu söylenebilir. Birisi sayılarla biçimler arasındaki ilişkiler, öteki ise doğadaki sayı yapıları ile ilgilidir.
Sayılar ve Şekiller
Pisagor ve öğrencileri hem aritmetik hem de geometri ile ilgilenirlerdi ve iki alan arasında bugün bizde merak uyandıracak bir bağlantı kurarlardı. Sayıları alansal bağlamda görürlerdi. 1, 4, 9, 16 vb sayılara kare sayılar derlerdi, çünkü bu sayılar benekler ve çakıl taşları ile bir kare gibi simgelenebilirdi. Benzer nedenlerle 2, 6, 12, 20, 23 vb sayıları dikdörtgen saydılar. 1, 3, 6, 10, 15 vb. sayıları da üçgen sayılar olarak betimledir. Bunlara ek olarak, bir sayısını bir nokta, iki sayısını bir çizgi, üç sayısını bir yüzey, dört sayısını bir cisim olarak gördüler, çünkü dört çakıl taşından bir üçgen piramit yapılabilirdi. Doğadaki nesneleri alansal açıdan düşünürsek, noktalar, çizgiler ve yüzeylerle tanımlandığı gibi, her şeyin bir sayı olduğu konusunda az da olsa bir sezgi edinebiliriz.
Doğada Sayılar
Pisagor’un en önemli ve çığır açıcı buluşlarından biri müzik ile matematik arasındaki bağlantıydı. Bazı öykülere göre, Pisagor bu buluşu tek telli bir çalgıyı denerken yaptı. Anladı ki, tek tel çekildiğinde belli perdede bir ses veriyordu; telin boyu yarıya indirilince, bir oktav daha yüksek bir ses veriyordu. Daha sonraki inceleme şunları gösterdi: Uzunlukları 2:1 oranında olan teller bir oktav, 3:2 oranındaki teller mükemmel beşinci, 4:3 oranındaki teller mükemmel dördüncü yaratıyor ve bu uzunluk-ses oranları böyle sürüyordu. Buradan, güzel bir uyum içinde olan bunun gibi ses perdelerinin böyle matematiksel ilişkilerle bağlantılı olduğu ortaya çıkıyordu. Matematik ile müziksel uyumun böyle bağlantılı olması beklenmedik ölçüde şaşırtıcı bir bulgu olmalıydı. Tabii bu pisagor yanlılarını ateşlendirdi ve onları her şeyin özünde matematiksel oranlar olabileceğini düşünmeye başladı. Belki de güzellik, iyilik ve doğruluğu da içeren bütün doğal olgular sayılara dayanıyordu.
Doğal dünya söz konusu olduğunda, bu sezginin büyük ölçüde yararlı olacağı ortaya çıktı. Fiziksel olaylar ve onlar arasındaki ilişkilerin matematiksel olarak belirtilebileceği düşüncesi bilimin özünde yer alır. Ancak iyilik, doğruluk ve haklılık gibi niteliklerin sayısal temeli konusundaki Pisagor yanlısı düşünceler zamanın sınavına karşı koyamadı. Onların bu konudaki düşünceleri bugün rastgele ve hayal ürünü olarak görünüyor. Örneğin, Pisagor yanlıları tek sayıları erkek, çift sayıları dişi olarak görüyorlardı (bir sayısı hem tek hemde çift olarak düşünülüyordu). Aynı yolla, beş sayısı birinci tek sayı, birinci çift sayıdan oluştuğu için, evliliğe ayrılmıştı. Artık zorlayıcı ya da inandırıcı olmayan nedenlerle, dört adaletin sayısı olarak düşünüldü; altı yaratılış sayısı, on evrenin sayısı vb.
Her Şey Sayıdır
Böylece Pisagor yanlıları baktıkları her şeyde sayıları gördüler. Fiziksel nesnelerin şekil ve özelliklerinde; güzellik ve adalet gibi niteliklerde; evlilik ve yaratılış gibi kavramlarda. O zaman, sayıyı her şeyin temeli olarak görmelerinde şaşılacak bir şey yoktur. Böylece her şeyin sayılardan ibaret olduğu savına ilişkin akla yakın bir yorum yapmış oluruz.
Pisagor’un Diğer Tuhaf Fikirleri
“Herşey sayıdır” Pisagor’un tek tuhaf düşüncesi değildi. Tuhaflık sıralamasında bu düşüncesini geçemese de onu yakından takip eden başka fikirleri vardı. Belki de o, çatlak ve deha tiplemesine başka herhangi bir felsefeciden çok daha iyi bir örnektir. Bir felsefeci, matematikçi ve bilim insanı olmanın yanında, Pisagor bir din ve bilim cemaatinin de kurucusuydu. Katı bir disiplinciydi ve öğrencilerine buyruklar verirdi. Örneğin, onların düşen bir şeyi yerden almalarına, öğleyin uyumalarına, güneşe doğru işemelerine, bir sırığın üstünden geçmelerine ya da kara yazı yazmalarına izin verilmezdi. Bu yasaklardan en ünlüsü de, fasulye yeme yasağıydı. Efsaneye göre, Pisagor’un fasulye yememe saplantısı onu ölüme götürdü. Birtakım düşmanlarından kaçıyordu, ama bir fasulye tarlasının kıyısına gelince durup kaldı. Ama peşindekiler onu yakaladılar ve boğazını kestiler.